SARP LEVENDOĞLU anlatıyor;
*
1981 doğumluyum. Ankara'da ortaokulu bitirdim, sonra İstanbul'a gelip Saint Benoit'da okudum. Bilgi Üniversitesi'ne başladım ama devam etmedim. Şimdi Kültür Üniversitesi'nin oyunculuk bölümündeyim. Oyunculuğa 6 yaşında TRT'nin bir dizisinde başladım. Ufak bir roldü.
*
Seneler sonra Mustafa Altıoklar'ın yönettiği 'O Şimdi Asker' filminde rol aldım. Ardından 'Lise Defteri'nde baş rollerden birini oynadım. Daha sonra 'Emret Komutanım' dizisinde 80 bölüm oynadım. Bir de film çektik. Yaz sezonu için de bir projede, misafir oyuncu olarak yer alıyorum.
DİZİLERİ İZLEMİYORUM
*
Dizi çekmek çok yoğun bir iş! Dizi formatı normalde 45-50 dakikadır, biz 70 dakika çekiyorduk. Yani dizi matematiğinin dışında bir standartta çalıştık. Severek yaptım ama bazen benim de patlama yaşadığım oluyordu. Sinema, tiyatro daha içten işler. Zannedildiği kadar çok para da almıyoruz. Dizi çekmek suya yazı yazmak gibi bir şey. Ama sinema bir aşk işi.
*
Dizileri izlemiyorum. Bazen spor ve belgesel kanallarına bakıyorum, haberleri izliyorum. Ama genel anlamda televizyonun saptırıcı bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Mümkün olduğunca magazin yönüne buluşmamaya gayret ediyorum. Duyarsız bir insan değilim ama tahammül edemediğim şeyler var.
*
Açıkçası şöyle düşünüyorum; aptal insanlar insanları, akıllı insanlar olayları konuşur. Genelde magazin ağırlıklı tüm programlar saçmalık üzerine kurulu. Bu trend bütün dünyada var tabii, ama bizim halkımız çok bilinçsiz olduğu için kötü etkileniyor bence.
HAYAL GÜCÜM GENİŞ
*
Kafamda bazı senaryolar var. İleride yönetmenlik yapmak istiyorum. 'Yıldız Savaşları', 'Yüzüklerin Efendisi' gibi masalsı filmleri değil, daha gerçekçi daha can alıcı hikayeleri anlatmak istiyorum. Daha hayatın içinde hikayeler ilgimi çekiyor. Bu, belki de hayal gücümün geniş olmasındandır.
*
'Babam ve Oğlum', çok bizden bir hikaye ve bu yüzden çok başarılı. 'Ağır Roman' da çok bizden bir hikayeydi. 'Eşkıya' da iyi bir örnek. 'Kurtlar Vadisi' ve 'G.O.R.A' gibi çok gişe yapmış filmler de var ama benim aklımda bu iki filmden de geriye bir şey kalmadı.
BİZDE CESARET YOK!
*
Korku filmleri her ülkeye ait olabilir, ama biz kendi malzememizi kullanamıyoruz. Çok kopya ediyoruz. Mesela gulyabani, cin gibi motiflerimizi kullanabiliriz. Ama bunun yerine taklide başvuruyoruz.
*
Yavuz Turgul, Nuri Bilge Ceylan gibi kendi anlamlarını yaratan yönetmenler var. Tabii insanlar para kazanmak için ticari filmler çekmek zorunda kalabiliyor.
*
Türk Sineması şu anda bütçe ve sayı olarak Fransa sinema endüstrisini bile geçmiş durumda. Bizdeki en büyük eksiklik yaratıcı yapımcı olmaması. Tarihimiz sonsuz hikayeyle dolu. Bir gün adamlar yurtdışından gelip bizden önce İstanbul'un fethini çekecek.
*
Biz de fikir yok, cesaret yok! İyi senaryo yazsanız bile tek senaryoya o kadar para harcamak istemiyorlar. "O paraya üç film yaparım" diye düşünüyorlar.
*
Eski Yeşilçam günlerine dönülür, sayısız film çekilir diye korkuyordum. Ama TV o seyirciyi aldı. Sinema seyircisi daha entelektüel . Evinde oturup hiçbir şey yapmayan kadın televizyonla tatmin olduğundan, sinemada kaliteyi yükseltme şansımız var.Bire bir kopyalanıyor"Yurtdışından aynen alınıp adapte edilen diziler var. Açılara kadar her şey aynı. Dolandırıcılıktan başka bir şey değil! Bu resmen hırsızlık."Emret Komutanım" dizisinin'Levent Üstteğmen'i SarpLevendoğlu, rol alacağı yeniproje için sakal ve bıyık uzattı.Olmak istediğim yere çok yakınım
Yaptığım işlerden Lise Defteri'ni çekerken çok mutlu oldum. Herkes çok sıcak ve tazeydi. 'Emret Komutanım'da başka bir hava vardı; aile gibiydik. Türk halkı askerleri çok seviyor... İlk kez subayların da sıcak baktığı bir diziydi.
*
Tiyatro yapmayı çok isterim, özellikle de komedi. 'Emret Komutanım' da komedi içerikliydi ama tiyatroyu daha çok tercih ederim. Tiyatroda klasik oyunlardan çok sıkıldım. Yeni şeyler yapılmasının zamanı geldi bence. Mesela eski eserlerin farklı uyarlamaları olabilir. Tiyatronun yeniliğe ihtiyacı var. Tiyatro-sinema arasında tercihim ise, tartışmasız sinema!
*
Olmak istediğim yere yakınım. Bu noktada olmaktan memnunum. Esas hayalim, senede iki tane sinema filmi çekerek; hayatımı idame ettirmek. Daha doğrusu
o kadar iyi oyuncu olmak istiyorum.
*
Mustafa Altıoklar'ın çekeceği 'Pisuvar Tedirginliği' adlı bir film var. Orada otistik bir çocuğu canlandırmak istiyorum. Dizilerde insanın eli kolu bağlı oluyor; daha plastik ve karton karakterlerle karşılaşıyorsun. Sinema insana daha çok alternatif sunuyor.
Sarp Levendoğlu neler yapar ve ne giyer?
*
Kick-box'a başlamak istiyorum
Ağırlık çalışıyorum, yakında kick-box'a başlamak istiyorum.
*
Çocukluğumdan beri aşağı yukarı aynı kıyafetleri giyiyorum. Postal, spor ayakkabı, renkli gömlek, deri ceket, tişört ve şort.
*
Eskiye göre çok fazla kitap okuyamıyorum. Konsantre olamıyorum galiba. Yaş ilerledikçe insanın bilinci farklılaşıyor.